Dört Milliyetçilik ve Türk Kimliği
Türk düşüncesinde Milliyetçi düşüncede dört Milliyetçi ekol bulunmaktadır. Hanif Türk tezi, bu dört ekolden beslenmekte, ancak onların çelişkilerini aşmaya çalışmaktadır.
Eki 25
Türk düşüncesinde Milliyetçi düşüncede dört Milliyetçi ekol bulunmaktadır. Hanif Türk tezi, bu dört ekolden beslenmekte, ancak onların çelişkilerini aşmaya çalışmaktadır.
Kırım-Kafkasya-Türkistan’dan gelen Türkçü aydınlar pozitivist-reformist temayüllerini Güney Müslümanlığı’na tepki olarak geliştirmiştir. Ceditçilik hareketinin en büyük zaafı da bu reformist karakterdi. Ceditçilerin bir kısmının fikirleri Türkiye’de hayata geçirildi (örneğin Ezanın Türkçe okunması) ve netice alınamadı. Üstelik bu hareketin “Dinde Türkçülük (Ziya Gökalp’in böyle bir kavramı var) yapalım” derken ortaya koyduğu pratiğin bazı menfi neticeleri de olmuştur. Örneğin bugün Türkiye’de dindar çevrelerde “Tanrı Teâla” kavramıyla Allah’ı anmak sekülerlik olarak kabul edilmektedir. Oysa Türkiye’de çok koyu dindar kesimlerde Farsçadan gelme “Mevlâ” kelimesi kullanılabilmektedir.
Anadoluculuk fikri bakımından 1000 yıllık tarih tezi bakımından iki yöneliş vardır: sufî temelli mayacı perspektif (Yalçın Koç-Sadık Yalsızuçanlar, Nurettin Topçu) ile akıncı temelli melamî meşrep yöneliş (Yahya Kemal). Yahya Kemal, Anadolu’da Oğuz öncesi serdengeçti-melâmîmeşrep Türklüğü kabul ettiği için Yalsızuçanlar’ın “mayacı-sufî” yaklaşımına göre (kanaatimce) daha tutarlıdır.
Kuzey Müslümanlığı-Güney Müslümanlığı kavramları tarihe bütüncül bakışa imkân veren yeni bir paradigma olarak kullanılabilecektir. Türkçü-Milliyetçi kesimde bazı aydınlar Güney Müslümanlığı-Kuzey Müslümanlığı ayrımını yapamadıkları için İslâm’a toptan karşı durmakta ve Tengricilik, Şamanizm gibi inançları ileri sürerek eski Türklerde olmayan bir paganizmin modern imalatçısı olmaktadır. Türkçü-Milliyetçi kesimin (kimi) aydınlarının “İslâm dini bizi Araplaştırıyor” söylemi Kuzey Müslümanlığı kapsamındaki fıkıh hayata geçirilirse doğru bir analiz değildir. Bu kesimin (kimi) aydınları İslâm’ı sadece Hz. Peygamber’in tebliğ ettiği din zannederek de hata etmektedir.
Şehirleri değerli kılan husus o beldede yaşayan kıymetli insanlardır. Modern dünyada “marka kent” kavramıyla şehrin içinde yaşayan erdemli insanlara değil, kapitalizmin standartlarıyla belirlenmiş ulaşım, mimari, hizmet, eğlence, kültür gibi alanlardaki kaliteye bakılmaktadır. “Marka kent” kavramı piyasaya sunulmuş insanları ve toplum mekânını ifade eden anlam dünyasına sahiptir. Bir anlamıyla “metalaşmayı” işaret etmektedir.
Linen Theme by The Theme Foundry
Copyright © 2023 . All rights reserved.